Kadın ile erkeğin ellerini birleştiren gizem... Türkçe müzik pek dinlemem ama neredeyse iki haftadır, bozuk plak gibi takıldığım ve bildiğimi bile bimediğim halde beni şaşırtacak doğrulukta mırıldandığım bir dörtlük üzerine yazmak istedim bugün.
Şarkının "Neydi bir arada tutan sey ikimizi, birlestiren neydi ellerimizi" dizelerini google'a yazıp baktım. Yeni Türkü'nün "Olmasa Mektubun" adlı şarkısıymış.
Murathan Mungan’ın yazdığı bu sözler, "21. Gram" filminde, matematik profesörü Paul Rivers (Sean Penn)'ın, âşık olduğu Cristina Peck (Naomi Watts) ile ilk randevularında Venezuela'lı bir şairden yaptığı alıntıyı anımsattı. İki yabancının karşılaşması için birçok olayın birbirini izlediğini, yaşamın bir matematiği olduğunu söyleyen Paul'un yaptığı alıntı şuydu:
"Dünya bizi yakınlaştırmak için dönüyor, kendi etrafında ve bizim içimizde, ta ki bu dünyada birbirimizi bulana kadar"
Kesişen yollarPaul ile Cristina’nın karşılaşmaları öyle akıl almaz olaylar zincirinin sonunda gerçekleşmişti ki, mucize gibiydi. Yolları, günahlarını geride bırakabilmek için dine yönelen, iki çocuğuyla ve karısıyla temiz bir başlangıç yapmaya çalışan eski mahkum Jack Jordan'ın (Benicio Del Toro), evlerine gitmekte olan bir adamla iki küçük kızını kamyonetiyle ezmesiyle kesişmişti.
Kalp nakli için birinin ölmesini bekleyen Paul, ölmek üzereyken, ezilen adamın kalbiyle hayata dönmüştü. Cristina, o adamın karısı, ölen iki küçük kızın annesiydi.
Deli dolu, savruk gençlik yıllarının ardından mutluluğu ve huzuru bulduğu ailesini bir anda kaybedip boşluğa düşen, yeniden alkole ve uyuşturucuya yönelen Cristina'nın duyduğı acı çok büyüktü. Ailesini elinden alan adamı öldürmekten başka bir şey düşünemeyecek kadar nefretle doluydu kalbi.
Yaşaması bir başkasının ölmesine bağlı olan Paul'un istediğiyse, kendisine kalbi takılan kişinin geride bıraktığı acılı yakınlarına yardım edebilmekti. Ancak, bir süre uzaktan izlediği Cristina'ya âşık olmuştu.
Christina'nın ihtiyacı olan, acısını şefkatiyle dindirebilecek ve nefretini yargılamadan onaylayıp kendisine yardım edebilecek genişlikte bir kalpti. Genç kadının acısı ve nefreti karşısında içi acıyan Paul, onun ihtiyacı olan merhameti gösterecek, sevgiyle dolu, fedakarlık yapmaya hazır yepyeni bir kalbe sahipti.
İki yabancının yollarını kesiştirerek, ellerini birbirine uzatmalarını sağlayan gizem bu olmalı. Biri, ihtiyacı olanı almak üzere elini uzattığında, bunu vermeye hazır olan diğeri uzanıp o eli tutuyor. Dünya bunun için dönüyor. Gereken enerjiyi de, iki yabancı insanın birbirini bulmasını ve karşıtların birbirine kenetlenmesini sağlayan bu muazzam çekim gücünden alıyor bence...
Sevmek birçok şeyi göze almaktırYollar böyle kesişip, eller birleşse de, birinin diğerinin ihtiyacını karşılaması yolun birlikte yürünmesine yetmiyor. İlişkileri kum saatine benzetiyorum ben. Bir tarafın boş, diğer tarafınsa taşacak denli dolu olması, boş olan tarafa doğru akışı başlatıyor. Boş taraf dolmaya başlayıp, dolu taraf giderek boşaldığında, kum saatinin çevrilmesi gerekiyor. Karşılaşmayı ''tesadüf'' olduğunu sandığımız olaylar zinciri sağlasa da, ilişkinin ''gerçek'' olması için, kalbin devreye girmesi ve bir seçim yapılması gerekiyor.
Okumaya ara verip düşünün bir an. İlişkinizde daha çok isteyen ve isteklerinin yerine gelmesini bekleyen misiniz? Verici olan ve ilişkinin ivmesini kendisine ihtiyaç duyulmasından alan mı? Yoksa, karşılıklı olara bir denge tutturmayı mı deniyorsunuz?
Artık görüyorsunuz sanırım. Hep ''Ben'' diyen, bir an durup da eşinin gözlerinin içine bakmazsa, neye ihtiyacı olduğunu, onu neyin mutlu ettiğini anlamaya çalışmazsa, o da mutlu olmadan kendisinin de mutlu olamayacağını göremezse, ondan alacaklarının tükeneceği zamanın gelmesi kaçınılmaz olur.
Hep ''Sen'' diyen de, bir an kendine dönüp, ''Peki ben ne istiyorum? Mutlu olmak için neye ihtiyacım var?'' diye sormazsa, verecek bir şeyinin kalmayacağı zaman gelir. O an geldiğinde, biri diğerine, aşklarının neden imkansız olduğunu anlatmaya çalışır.
Sevmek, Mungan’ın dediği gibi ''Birçok şeyi'', aslında ''değişmeyi'', ''O'' olmayı kalpten isteyip ''Ben'' olmaktan vazgeçebilmeyi göze almak... Kum saatinde akışın olduğu ince boğazın ''kalp'' olduğunu, akışın karşılıklı olabilmesi için kalplerin içerden diğerine açılması gerektiğini söylemeye gerek yok sanırım...